31 Temmuz 2009 Cuma

Polislerden sosyeteye gider

Mayıs ayı başında statlara girmesi yasaklanan polis, dün gece Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadı'nda seyircinin önüne etten duvar ördü. Binlerce lira ödeyip Fenerium alt tribünden kombine kart alan taraftar, Fenerbahçe'nin 5 golü yerine polislerin enselerini izledi. İtiraz edenler polisin telsiziyle sus işareti yapıp “çok konuşma alırım içeri” tehdidine maruz kaldı...



kaynak : Hürriyet

28 Temmuz 2009 Salı

Bir masum mor menekşeler



Galatasarayın bu seneki formaları göz dolduruyor... :)))

27 Temmuz 2009 Pazartesi

Fenerbahçe- honved

Nihayet sezonu açıyoruz, içimizdeki boşluk sona eriyor. Bu sene diğer sezonlardan farklı olacak içimizde mütiş bir heyecan var, bu heyecanı da kimse söndüremez.

Vira Bismillah...

KURTLAR VADİSİ GLADIO



Kurtlar Vadisi serisinin yeni sinema filmi Kurtlar Vadisi Gladio’nun televizyon yayın hakları Star’a satıldı… Başrolünü Musa Uzunlar’ın oynadığı ve çekimleri devam eden film, 20 Kasım’da vizyona girecek…

Türkiye’nin fenomen dizisi Kurtlar Vadisi, efsanelerini yaratmaya devam ediyor. Sırada yakın tarihin önemli olaylarını konu alan “Kurtlar Vadisi - Gladio” sinema filmi var.

“Kurtlar Vadisi - Gladio”da başrol, Kurtlar Vadisi Pusu’nun efsaneleşen karakteri İskender Büyük’ü canlandıran Musa Uzunlar’ın. Film, İskender Büyük karakterinin hayat hikayesi ekseninde, 90’lı yılların başından bugüne Türkiye yakın tarihinin önemli olaylarına ışık tutuyor.




“Kurtlar Vadisi - Gladio”’nun çekimleri 21 Haziran Pazar günü başladı. Ağustos ayına kadar İstanbul ve Antalya’da sürecek çekimlerin ardından film, 20 Kasım’da vizyona girecek.

“Kurtlar Vadisi - Gladio”’nun televizyon yayın hakları, yeni sezonda Kurtlar Vadisi Pusu dizisinin de yayınlanacağı kanal olan Star TV’de…


SİNOPSİS:
Kurtlar Vadisi Gladio…
Bir derin devlet ajanının, yıllar boyu hizmet ettiği Gladio ile hesaplaşma hikayesi…

İskender Büyük, derin devlet adına sayısız eylemde bulunmuş emekli bir istihbaratçıdır.
Karanlık geçmişi nedeniyle sanık sandalyesine oturtulduğunda, yanında, baronun gönderdiği genç ve tecrübesiz avukat Ayşe’den başka kimse yoktur. Yargılanmasına göz yumanlarla hesaplaşmaya karar veren İskender Büyük, tüm bildiklerini bir bir anlatmaya başlar. İskender’in karanlık geçmişinin sayfaları arasında, ülkeyi yerinden sallayacak gerçekler gizlidir. Bu şok gerçeklerin işaret ettiği tek adres ise ‘Gladio’dur.

İfadeleri ülkede her gün yeni bir gündem yaratırken, içindeki intikam duygusu da giderek büyümektedir. Elinde kalan son kartı oynamaktan başka şansı yoktur: Anlattıklarıyla, Gladio’nun ikinci adamı Fuat Aras’ı saklandığı yerden çıkarmak!

Ancak bu yolun sonunda İskender Büyük’ü hiç tahmin etmediği başka bir sürpriz beklemektedir. Yine bir oyunun parçası olmuştur… Üstelik bu kez oturtulduğu yer, konuşma şansının olduğu bir sanık sandalyesi dahi değildir…

Kaynak: http://www.yazete.com/Flas-Flas-Gladiodan-ilk-kareler_17965.html

26 Temmuz 2009 Pazar

Emlyn Hughes International Soccer




Oyun dünyasının yapı taşlarından biri olan Commodore642'ün en gözde oyunlarından biriydi. Türkiye milli takımında rıdvan tanju gibi isimleri müthiş grafiklerle hergün evimize taşıyordu :))

İbrahimoviç <====> Eto'o

İbrahimovic = Eto'o + 40 milyon £ + Hleb 1 yıl kiralık (7.5 milyon £). Nekadar mantıklı bir transfer görücez ama bu konuda en ilginç yorumu yine mourinho yaptı " İbrahimoviç'le Eto'o arasında bir fark göremiyorum Eto'o yu takımında istememek aptallıktır " bu paraları görünce morinho'ya katılamamk elde değil.

14 Temmuz 2009 Salı

Yok artık

KOCAELİ’de 31 yaşındaki M.C, kümeste tecavüz ettiği tavuğu öldürdü. Gebze’de F.D.’ye ait bahçedeki kümese giren M.C., bir tavuğa tecavüz etti. Tavukların kaçışması ve sesler üzerine endişelenen F.D., kümese girince sapık M.C.’yi suçüstü yakaladı. F.D., panik içinde giyinip kaçmaya çalışan sapığı, komşularının da yardımıyla etkisiz hale getirirken, tavuğun telef olduğu anlaşıldı. Polise teslim edilen M.C., bir anlık hislerinin kurbanı olduğunu söyledi. Hakkında ’Hayvana kötü muamele’den işlem yapılan M.C., savcılığın talimatıyla bırakıldı.


İnsana yok artık dedirten bir olay daha...

Kaynak: Habertürk

11 Temmuz 2009 Cumartesi

Srebrenicayı unutmadık,unutmayacağız



1992 yılında Büyük Sırbistan kurma hayalindeki Sırplar, Belgrad’da Devlet Başkanı Miloseviç ve Genelkurmay Başkanı Perisiç’in desteğini alarak sözde Bosna Sırp Devleti ve Sırp Demokrat Partisi (SDS) Başkanı olan eski bir psikiyatri doktoru Radovan Karadziç ve General Ratko Miladiç öncülüğünde Bosna Hersek’te etnik arındırma çalışmalarına başladılar.Daha önce Kuzey-Bosna’daki Sırp saldırılarından kaçan binlerce sivilin sığındığı Srebrenica kenti Sırp güçleri tarafından kuşatıldı. Kente sığınan bu kalabalıklar orada bulunan 600 civarında Hollandalı barış gücü askerin koruması altında idi. Mayıs ayından itibaren kuşatma altındaki bölgede yakıt gittikçe azalıyor ve dışarıdan taze yiyecek de gelmiyordu.

Sırp güçleri sabah doğru kenti tank ve top ateşiyle bombardıman etmeye başladılar. Kuşatmada Sırbistan’dan gelen ağır silahlarla saldıran Sırp askerlerini yanı sıra Arkan’a bağlı paramiliter Sırp çeteleri de yer almıştı. Bu maksatla Sırplar bölgeye 12 bin asker, 30 tank ve top ile Sam füzeleri sevk edilmişti.

Müslüman Bosnalı savaşçılar barış güçlerine teslim ettikleri silahların geri verilmesini istemelerine rağmen isteklerine olumsuz cevap aldılar.

Bombardımanların sıklaşması ve atılan roketlerin sığınmacıların bulunduğu merkezin ve barış gücünün gözlem yerlerinin yakınlarına kadar ulaşması sonucu Hollandalı komutan BM merkezinden yardım istedi.

Sırp güçlerin bombardımanı ağırlaştırmaları sonucu, Hollanda gözlem mevzilerine saldıran ve 30 askeri rehin alıp ilerleyen Sırpların önünden binlerce sığınmacı, güneydeki kamplardan şehrin iç bölgelerine akın etmeye başladı.Hollandalı birliklerin komutanı Albay Karremans Sırpların Hollanda mevzilerini bombalaması sonucu BM’den yardım istedi. BM Yugoslavya Koruma Gücü Komutanı General Bernard Janvier başlangıçta reddetti; ancak ikinci istekten sonra kabul etmek zorunda kaldı. Uçaklar şehre ulaşmadan Sırp saldırıları geçici olarak durdu ve saldırılar ertelendi.

Srebrenica’nın düşmesinden önce General Janvier, BM güçlerinin bu tepkisizliğini savunarak basın toplantısında şu açıklamayı yaptı: “Herkese bir kez daha hatırlatmak isterim ki, Bosna Hükümet Ordusu birlikleri kendilerini savunacak güce sahiptir. Hem Srebrenica’ya yönelik bir müdahale yapmamız da Boşnaklar tarafından istenmemektedir. Oradaki durum 1993’teki gibi değil. Aldığım bilgilere göre Boşnak askerler Srebrenica yolu üzerindeki Hollanda askerlerine ateş etmekte ve Srebrenica üzerinde uçan NATO uçaklarına saldırmaktadırlar. Müslümanlar bizi arzulamadığımız bir yola çekmeye çalışmaktadırlar.”

BM Yugoslavya Özel Temsilcisi Yashushi Akashi de: “Saldırıları Müslümanlar başlatıyor. Sonra da BM ve uluslar arası güçü yanlış kararlarına ortak etmeye çalışıyorlar.” diyerek Janvier’in bu ifadelerine destek verdi.

Aynı gün akşam üzeri kent merkezinde bulunan 4.000 civarında sığınmacı panik içerisinde sokaklarda koşuşturuyordu. Hollanda mevzileri etrafında büyük kalabalıklar toplanıyordu.

Hollandalı komutan Sırpların ertesi gün 0600’a kadar güvenlikli bölgeden çekilmedikleri takdirde NATO uçaklarının büyük bir hava saldırısı başlatacağını söyledi.

11 Temmuz 1995:

Sırp güçleri beklenen saatte geri çekilmedi. Ancak saat 0900’da Albay Karremans Saraybosna’daki merkezden yakın hava desteğinin yanlış biçimde istendiği yönünde bir mesaj aldı. Saat 1030’da tekrar gönderilen dilekçe General Janvier’e ulaştı; ancak bu esnada 0600’dan beri havada olan NATO uçakları yakıt ikmali için İtalya’ya dönmek zorunda kalmışlardı. Gün ortasında çoğunluğu kadın, çocuk ve zayıflardan müteşekkil 20.000’den fazla sığınmacı Potoçari’deki ana Hollanda üssüne kaçtılar.

Saat 1430’da hava saldırısı konusundaki kararsızlık nihayet sona erdi ve iki Hollanda F-16 uçağı Srebrenica’yı kuşatan Sırp mevzilerine iki adet bomba bıraktı. Bombalardan biri bir Sırp zırhlı taşıyıcıyı vurdu, diğeri ise bir tanka isabetsiz atış yaptı. Sırplar bu saldırılara ellerindeki Hollandalı rehineleri öldürecekleri ve sığınmacıları bombardıman edecekleri tehdidiyle karşılık verince bundan sonraki saldırılar durdu.

Sırp Komutan Ratko Mladic Sırp kamera ekibiyle birlikte iki saat sonra şehre girdi. Akşam olunca Mladiç, Albay Karremans’ı yemeğe davet ederek Müslümanların canlarını garanti altına almak için silahlarını teslim etmeleri gerektiği ültimatomunu verdi. Mladiç hem Srebrenica’ya saldırıyı hem de bunu takip eden soykırımı bizzat yönetti. Amerikan istihbarat kaynaklarına göre ise emirleri bir Sırp generalden alıyordu.

İlginçtir ki, Srebranica’nın düştüğü saatlerde BM Genel Sekreteri Bturos Gali Atina’da “barışa yaptığı katkılardan dolayı” Onasis Ödülü almakla meşguldü. Avrupa ise aynı saatlerde faşizme karşı zaferinin 50. yılını kutluyordu.

12 Temmuz 1995:

Otobüsler kadınları ve çocukları Müslüman bölgesine taşımak üzere kente gelirken Sırplar, 12 ile 77 yaş arası bütün erkekleri “savaş suçlusu sanıkları sorguya çekmek” bahanesiyle ayırmaya başladı.

Sonraki 30 saat içerisinde 23.000 dolayında kadın ve çocuk bölgeden tahliye edildi. Ayrılan yüzlerce erkek ise kamyonlara ve depolara doldurulmaya başladı.

Kadın, çocuk ve yetişkin erkekten oluşan 15.000 civarında Müslüman Bosnalı grup Susnjari’de toplanarak Tuzla’ya ulaşabilmek için ormanlık bölgeye daldılar. Gece boyu Srebrenica’dan dağlar üzerinden kaçmaya çalışırken Sırplar tarafından bombardımana tutuldular. Çoğu bu ölüm yürüyüşünde ya Arkan’ın köpeklerine, ya Sırp tuzaklarına yada açlık ve susuzluğa kurban gittiler. Kaçanları yakalamak için hileli yöntemler kullanan Sırplar, kimyasal silah kullanmaktan geri durmadılar. Yola çıkanlardan pek azı bu çileli yolculuk sonunda Tuzla’ya salimen ulaşabildi.

13 Temmuz 1995:

Karavica köyü yakınında bir depoda silahsız Müslümanlar şehit edilmeye başlandı.

11 ve 12 Temmuz tarihlerinde Mladiç ve adamları Brutanaç’ta Hollanda üssü yetkilileri ile görüşmeler sonucu barış gücü askerleri Hollanda üssü durumundaki Potoçari’ye sığınan 5000 Müslümanı Sırplara teslim ettiler. Buna karşılık Sırplar Nova Kasaba üssünde tutulan 14 Hollandalı askeri serbest bıraktılar.

Potoçari’ye kadar gelen Mladiç televizyon kameraları karşısında kimseye bir şey yapılmayacağı ve herkesin güvenle Srebrenica dışına çıkarılacağı garantisi verdi. Gelen 60 kadar kamyon ve otobüse bindirilen erkeklere esir değişimi için Tuzla’ya gönderilecekleri söylendi. Görgü tanıklarının ifadesine göre bu sırada Hollandalı askerler bir kenara çekilip olanları izlemekten, hatta sığınmacıları Sırplara teslim etmekten başka bir şey yapmıyorlardı. İki gün süren bir katliamın ardından Kendilerine hiçbir şey yapılamayacağı garantisi verilen bu gruptan kurtulan pek kimse olmadı.

16 Temmuz 1995:

Srebrenica’dan kaçıp Müslüman hakimiyetindeki bölgeye ulaşan ilk Bosnalılarla birlikte soykırım haberleri de ortaya çıktı. Görgü tanıkları inanılması güç vahşet öyküleri anlatıyorlardı.

BM ile Sırplar arasındaki müzakereler neticesinde Hollandalıların geride silahlarını, yiyeceklerini ve sağlık gereçlerini bırakarak en azından Srebrenica’yı terk etmelerine izin verildi.



Tarihin en kanlı katliamlarından biri, sözde nato güçlerinin etkisiz kaldığı mı ? yoksa etkisiz kalmak istediği mi? desek. Bütün avrupa'nın seyirci kaldığı bir eylem ama herşeyi ulu bilge Aliya İzzetbegoviç'in şu sözleri açıklıyor. "Bu günleri gösteren yüce Allah'a hamd ediyorum. Tarihimizi kanımızla yazdık"

8 Temmuz 2009 Çarşamba

YÖK'ten okul harçlarına büyük zam

YÖK, üniversite öğrencileri arasında “harç” olarak adlandırılan katkı paylarının, 2009-2010 akademik yılı için yüzde 8 artırılmasını kararlaştırdı.

YÖK fakültelere göre katkı payı miktarlarını belirledi. Öğrencilerden alınacak katkı payı miktarları, Bakanlar Kurulunun kararıyla kesinleşecek.

YÖK'ün önerdiği miktarlara göre, örgün öğretimde en fazla katkı payını tıp fakültesi öğrencileri, en düşük katkı payını Açıköğretim Fakültesi öğrencileri ödüyor. Katkı payı miktarları örgün öğretimde 71 TL ile 591 TL arasında değişiyor. Lisans programlarının 2009-2010 akademik yılı katkı payı miktarları şöyle:

“Tıp fakülteleri 591 TL, diş hekimliği ve eczacılık fakülteleri 494 TL, veteriner fakülteleri 386 TL, tıbbi biyolojik bilimler ve fizik tedavi ve rehabilitasyon programları ile teknik eğitim fakülteleri 281 TL, İTÜ İşletme Fakültesi 402 TL, mühendislik, mimarlık, mühendislik-mimarlık, inşaat, makine, maden, elektrik-elektronik, kimya metalürji, mühendislik ve teknik, uçak ve uzay bilimleri, ziraat ve orman fakülteleri, mimarlık ve tasarım fakülteleri 387 TL, gemi inşaat ve deniz bilimleri, deniz bilimleri, su ürünleri, denizcilik, tekstil teknik ve tasarım, sanat ve tasarım, güzel sanatlar fakülteleri 316 TL, fen, fen-edebiyat (fen programı), dil ve tarih-coğrafya, ilahiyat, eğitim, mesleki eğitim, sağlık eğitim, sağlık bilimleri, endüstriyel sanat eğitim, ticaret turizm eğitimi, eğitim bilimleri, edebiyat, fen- edebiyat (edebiyat ve sosyoloji programı) iletişim bilimleri ve iletişim fakülteleri 284 TL, hukuk, iktisat, işletme, siyasal bilgiler, iktisadi ve idari bilimler 313 TL, Açıköğretim Fakültesi 71 TL.”

YÜKSEKOKULLAR

Yüksekokullar içinde de en fazla katkı payını devlet konservatuvarı ve sivil havacılık ve yabancı diller yüksekokulu öğrencileri ödeyecek. Katkı payları devlet konservatuvarlarında 545 TL'den 589 TL'ye, sivil havacılık ve yabancı diller yüksekokullarında 435 TL'den 470 TL'ye yükseltildi.

Mesleki teknoloji, tütün eksperliği, ev ekonomisi yüksekokulları öğrencileri 227 TL, bankacılık ve sigorta, uygulamalı bilimler, ilahiyat meslek, sağlık, endüstriyel sanatlar, takı teknolojisi ve tasarımı, beden eğitimi ve spor, spor bilimleri teknolojisi, fizik tedavi ve rehabilitasyon, hemşirelik, ulaştırma, engelliler entegre yüksekokulları, tapu kadastro, sağlık hizmetleri, turizm ve otelcilik işletme ve turizm işletme ve otelcilik yüksekokulları, sivil havacılık, sosyal bilimler, teknik bilimler, su ürünleri, denizcilik, deniz
işletmeciliği ve yönetimi, adalet yüksekokulları ile ormancılık ve uzaktan eğitim meslek yüksekokulu öğrencileri 190 TL katkı payı ödeyecek. Lisanstüstü öğrenim ücreti de 239 TL'den 258 TL'ye çıkarıldı.

İKİNCİ ÖĞRETİMDE ARTIŞLAR YÜKSEK

YÖK'ün önerdiği rakamlara göre, örgün öğretim gören öğrencilerin derslerini tamamlamasının ardından öğleden sonra veya akşam öğrenim gören “ikinci öğretim” öğrencilerinin katkı payı miktarlarındaki artış daha yüksek oldu. İkinci öğretimde artış oranları bazı programlarda yüzde 100 ve üstünde oldu. Engelliler entegre yüksekokulunda ikinci öğretim ücretleri yaklaşık yüzde 500 arttı.

Katkı payları ikinci öğretim öğrencilerinden ortalama öğrenci maliyetinin yaklaşık yarısı kadar alındığı için miktarlar örgün öğretim öğrencilerinden daha yüksek olarak belirleniyor.

2009-2010 akademik yılı ikinci öğretim öğrencilerinden alınması öngörülen öğrenim ücretleri tespit edilirken yükseköğretim kurumlarının 2009 mali yılı bütçeleri göz önünde bulundurularak bulunan cari hizmet maliyeti esas alınıyor.

Buna göre, 2009-2010 akademik yılı ikinci öğretim için veteriner fakülteleri bin 976 TL'den 5 bin 276 TL'ye, teknik eğitim fakülteleri bin 62 TL'den bin 412 TL'ye, mühendislik, mimarlık, mühendislik-mimarlık, mühendislik ve teknoloji, mimarlık ve tasarım, inşaat, makine, maden, elektrik-elektronik, kimya metalürji, uçak ve uzay bilimleri, ziraat ve orman fakülteleri bin 416 TL'den 2 bin 400 TL'ye; gemi inşaat ve deniz bilimleri ve deniz bilimleri bin 782 TL'den 2 bin 549 TL'ye, fen, fen-edebiyat (fen programı) fakülteleri bin 186 TL'den 2 bin 343 TL'ye, hukuk, iktisat, işletme, siyasal bilgiler, iktisadi ve idari bilimler fakülteleri bin 70 TL'den 2 bin 160 TL'ye, dil tarih ve coğrafya, ilahiyat, eğitim mesleki eğitim, sağlık eğitim, endüstriyel sanat eğitim, ticaret turizm, eğitim bilimleri ve edebiyat fakülteleri 951 TL'den 2 bin 426 TL'ye, fen-edebiyat fakültesi (edebiyat ve sosyal program), iletişim bilimleri ve iletişim fakülteleri 891 TL'den bin 110 TL'ye çıkarıldı.
Bu arada, tıbbi biyolojik bilimler ve fizik tedavi ve rehabilitasyon programları bin 976 TL'den bin 613 TL'ye düşürüldü.

İkinci öğretimde devlet konservatuvarı 3 bin 952 TL'den 6 bin 935 TL'ye, sivil havacılık yüksekokulu 3 bin 952 TL'den 5 bin 540'a, mesleki teknoloji tütün eksperliği ve ev ekonomisi yüksekokulları bin 781 TL'den 4 bin 430 TL'ye, bankacılık ve sigorta, uygulamalı bilimler, sağlık, endüstriyel sanatlar, takı teknolojisi ve tasarımı, beden eğitimi ve spor, spor bilimleri yüksekokulları ve ilahiyat meslek yüksekokulları bin 70 TL'den bin 227'ye, engelliler entegre yüksekokulu bin 782'den 8 bin 605 TL'ye, tapu kadastro, sağlık hizmetleri, turizm ve otelcilik, turizm işletmeciliği ve otelcilik, sivil havacılık, sosyal bilimler, teknik bilimler, uzaktan eğitim, su ürünleri meslek yüksekokulları ve adalet yüksekokulları 713 TL'den bin 940 TL'ye, denizcilik ve deniz işletmeciliği ve yönetimi yüksekokulları 891 TL'den bin 563 TL'ye çıkarıldı.

Üniversite kurulları, katkı payı miktarlarını, üniversitenin özelliğini, öğrenim dallarının niteliklerini ve sürelerini göz önünde tutarak fakülte, yüksekokul, enstitü ve bölümler itibarıyla yüzde 20 oranına kadar artırabiliyor.

Gurbetçi Futbolcunun Dramı


Ömer Toprak... Almanya’da doğdu... 19 yaşında... Alman 19 Yaş Altı Milli Takımı Bundesliga 2 Takımları’ndan Frieburg’un formasını giyiyordu... Bir doksan boyundaki futbolcu oldukça başarılı bir sezon geçirdi... Beşiktaş teknik direktörü Mustafa Denizli, Ömer için yönetime kesin alınmalı raporunu verdi. Ömer, İstanbul için hazırlık yaparken, trajik bir olay yaşadı. Eğelenmek için gittiği go-card yarışlarında aracın motorunun patlamasıyla bir anda alevler arasında kaldı. Şu anda Münih’te tedavi görüyor. Doktorlar, hayati tehlikeyi atlattığını söylüyorlar, ancak futbol hayatı için aynı şeyi söylemek mümkün değil...

Ömer’i çok yakından tanıyan eski takım arkadaşı Ali Güneş, Radyospor’da “Özgür Sancar’la Haber Özel Programı”nda yaptığı açıklamada, “Hâla şoktayız... Tüm içtenliğimle söylüyorum Ömer, hayatımda gördüğüm en iyi stoperlerdendi. Ayrıca çok sağlam bir karaktere sahiptir” dedi.

HAYALLER KABUSA DÖNÜŞTÜ

Gurbetçi futbolcu Ömer Toprak, 1 ay önce geçirdiği trafik kazası nedeniyle hâla tedavi görüyor. Geçen sezon Frieburg’ta gösterdiği performansla dikkatleri üzerine çeken 19 yaşındaki futbolcu, Alman 19 Yaş Altı Milli Takımı’nın da formasını giyiyordu.

Münih’te tedavi altında olan Ömer, yoğun bakımdan çıktı ve hayati tehlikeyi atlattı, ancak futbol hayatı için aynı durum geçerli değil... Doktorlar genç futbolcunun vücudunun yüzde 40’ının yandığını söylediler. Genç futbolcunun kaslarının bir bölümünün de yanması nedeniyle futbol hayatı konusunda iyimser konuşmuyorlar ama yüreyebileceğini söylüyorlar.

Ömer’in menajeri Ahmet Bulut, tedavilerin seyrine göre Ömer futbol hayatı konusunda ancak 7 ay sonra kesin kararın verilebileceğini belirtiyor.

BEŞİKTAŞ'A TRANSFER OLACAKTI

Beşiktaş teknik direktörü Mustafa Denizli’nin ısrarla istediği, ancak trajik kaza nedeniyle siyah beyazlı takıma transferi gerçekleşmeyen Ömer’i en iyi tanıyanların başında eski takım arkadaşı Ali Güneş geliyor.

Ali, Ömer’in sağlık durumunun iyi olduğunu belirterek, “Kendisiyle kısa bir süre önce konuştum. Ağlayarak ‘Ali ağbey, yürüyemiyorum’ dedi. Bu duruma gerçekten çok üzüldüm. Öncelikli olan sağlık, futbol ikinci planda... Doktorlar, tekrar profesyonel olarak futbol oyanayıp oynayamacağı konusunda kesin konuşamıyorlar. Mustafa Denizli Ömer için benimle görüştü ve benden onu Beşiktaş’a gelmesi için ikna etmemi istemişti. Ama maalesef bu kaza gerçekleşti” şeklinde konuştu.

radyospor.com